“Benim Adım Ankara Garı 19 Haziran’da saat 12.30’da peronlarımda hepinizi bekliyor olacağım.”
TCDD denince akla tren geliyor. Kentin meydanlarına açılan Garlar, Anadolu’yu birbirine bağlayan bağlar geliyor aklımıza. Anayurdu bir baştan bir başa ören demir ağlarla Anadolu’nun her bir kentine, köyüne, kasabasına taşınan insanlar, kucaklaşmalar, sevinçler, ayrılıklar, acılar geliyor. Sahi onca yoğun duyguların yaşandığı başka mekân var mıdır?
Yıllarca insanları taşıyan trenler geldi geçti. Trenin düdüğü çaldıkça heyecanlandım. Sadece sizleri değil, yeni kurulmuş bir ülkede Cumhuriyetin ışığını taşıdı vagonlar. Kara trene çıksa da gelen gidenlerimin adı, öylesine aydınlıktı ki taşıdıkları; bilirsiniz. Ve ben Devrimin Başkenti’nde aydınlığa açılan kapı oldum. Neler gördüm geçirdim. Binalarım her birinizin uğrak yeri oldu, müzik dinlediniz, yemek yediniz, barındınız, çalıştınız, çocuklarınızı emanet ettiniz bana gözüm gibi baktım onlara... İstasyonumda bekleyişlerinizi gördüm. Sevgi ile çocuklarınıza sarılışınızı, hüzünle el sallayışınızı hissettim. İstiklal harbi sırasında beni ben yapan, varlığımı borçlu olduğum, bana adımı veren babamı gördüm kaç kez. Adı Mustafa Kemal Atatürk, küçük bir istasyondan kocaman bir yerleşke yarattı Ankara’da. Mimar Kemalettin’in tasarladığı 2.Bölge Müdürlüğü, Şekip Akalın’ın projelendirdiği Ankara Gar Binası, TCDD Müzesi, İstiklal harbinin idare edildiği karargâh yapısı nam-ı diğer Direksiyon Binası, gazino, lojmanlar, kreşler, yeşil alanlarım hepsi bir bütün olarak kucak kucağa yaşadık yıllardan beri. Ankara’ya nefes, umut, sevinç, simge oldum. Cumhuriyet’in kapısı oldum. Cumhuriyet meydanına açıldım sizlerle birlikte. Sonra binlerce insan geldi kapıma, barış istiyorlardı, çocuklar, kadınlar, gençler, yaşlılar… Her birinin gözünde parlayan ışığı gördüm. Sonra o acı patlamalar arasında, ışığın söndüğünü, karanlığı gördüm. Çığlıklar kulaklarımı sağır etti. Cumhuriyet tarihinin en büyük acısına tanıklık etmenin ağırlığında, 10 Ekim’de sözün bittiğini gördüm.
Benim adım Ankara Garı: İşgal altında bir istasyondan, özgür bir ülkeye açılan Cumhuriyetin kapısı, kavuşmanın, ayrılıkların, anılarınızın, acılarınızın, mücadelenizin tanık mekânıyım… Şimdi parçalıyorlar beni. Tam 49.367 m2 alanımı devir ettiler bir sözleşme ile. Tarihi binalarım, demiryolcuların lojmanları, kreşler, yeşil alanlar ve müzeyi de vermişler. En değerli parçalarımı aldılar. Benim adım Ankara Garı; hepinize emanetim. Arazilerimin devredilmesine, tren seslerimin kesilmesine, insansızlaştırılmama, yok olmama izin vermeyin. Bana, anılarınıza, Cumhuriyetin kapısına sahip çıkma görevi sizde… Benim Adım Ankara Garı, 19 Haziran’da saat 12.30’da peronlarımda hepinizi bekliyor olacağım.
BANA SAHİP ÇIKIN.
“Başkent Dayanışması Ankara Garı’na sahip çıkarak mücadele trenini harekete geçiriyor.Mücadele trenine binmeye, hafızalarımıza ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmayaSENDE KATIL.
BAŞKENT DAYANIŞMASI